Rett Sendromu (RTT), bebeklik veya erken çocukluk döneminde etkilerini gösteren benzersiz bir nörogelişimsel bozukluktur. Sıklıkla kız çocuklarında görülmesine rağmen, nadir de olsa, erkeklerde görülür. Tüm dünyadaki tüm ırk ve etnik gruplarda bulunur.
Dünya çapındaki yaygınlık oranı 1: 10,000 ila 1: 23,000 canlı dişi doğum aralığındadır; bu da, kadınlarda, ABD’de her yenidoğanın test edildiği doğuştan gelen bir metabolizma bozukluğu olan fenilketonüri (PKU)’dan iki ila üç kat daha yaygın olduğu anlamına gelir. Rett sıklıkla otizm, serebral palsi veya spesifik olmayan gelişimsel gecikme olarak yanlış teşhis edilir. Birçok sağlık uzmanı Rett’i tanımıyor olsa da, kızlarda gelişme geriliğinin nispeten sık nedenlerinden birisidir.
Dünya üzerindenki bütün ırklarda görülme olasılığı ve sıklığı benzerdir. Belirli bir ırka özgü hastalık değildir.
Klinik tanı aşamssında uzmanlar, Rett’de dünyanın önde gelen yetkilileri tarafından geliştirilen bir Rett Tanı Ölçütleri Çalışma Sayfası’na başvuracaklardır. Çocuğunuzun doktoru erken gelişim dönemlerine ve bu dönemdeki gelişimlerine dikkatle bakacak ve tıbbi geçmişi ile fiziksel ve nörolojik durumlarını değerlendirecektir. Bu aşamada MeCP2 mutasyon bulma zorunluluğu yoktur. Çocuğunuz üç kategoriden birinde değerlendirilebilir:
Kasik Rett: klinik tanı ölçütlerini karşılayanlar.
Atipik Rett: klasik Rett Sendromu tanı kriterlerinin tamamını karşılamayanlar. Atipik Rett tanısı, ana kriterlerden en az üçünü ve onbir destekleyici kriterden beşini içermelidir. Atipik RTT tüm RTT teşhilerinin % 15-20’sini oluşturur.
Atipik RTT tipleri şunları içerir:
Hayır. Rett Sendromu evreleri sadece bozukluğun doğal geçmişini anlamayı kolaylaştırmak için sağlanmıştır. Rett Sendromu’nun gidişatı önceden belirlenmemiş olup, semptomların hızı ve şiddeti, Rett Sendromu’nun başlama yaşı çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Bu yüzden aynı yaşta iki kız birbirinden çok faklı görünebilir.
Araştırmalar gösterdi ki Rett Sendromlu kızların beyinleri %30 daha küçük olmasına rağmen belirli düzensiz oluşumlar, çok şiddetli anormallikler ya da enfeksiyon belirtileri bulunmamaktadır. Sayıca artmış bir nöron hücre toplanması yoğunluğu mevcuttur. Bu da şu anlama gelmektedir; hücreler aralıklı olmalıdır ancak Rett Sendromunda aynı rota içerisinde hücreler arası iletişim iyi gelişmediği için hücreler birbirine çok yakındır. Nöron boyutları küçülmüştür ve düşünmek, yapmak ve hissetmek gibi fonksiyonlara etkisi olan dallaşma azalmıştır. Synaps (beyin hücreleri arasındaki bağlantı) sayısı normalin yarısı kadardır. Aşağıda belirtilen klinik semptomlar, beyindeki birçok alanda oluşan anormallikler sonucu oluşmuş olabilir ancak bir çok Rett Sendromlu kızda tespit edilmişlerdir:
Houston, Texas’daki Baylor Tıp Merkezi’ndeki Blue Bird Circle Rett Merkezi ve Birmingham’daki Alabama Üniversitesi Mükemmellik Merkezi bünyesindeki Rett Merkezi, betain ve folat kullanarak çift plasebo kontrollü bir tedavi çalışması yaptılar. Çalışmalarda hiçbir objektif iyileşme kaydedilmedi, ancak çalışmalara katılan ve aktif ajan almış olan ebeveynler gelişmiş uyanıklık ve etkileşim olduğunu belirtti.
Johns Hopkins Hastanesi Çocuk Merkezinde dekstrometorfan (DM) kullanan bir klinik ilaç denemesi başlatıldı. Eksitatör amino asitler glutamat, özellikle NMDA tipi reseptörlerin Rett’li genç kızların beyninde arttığı gösterilmiştir. Bu nörotransmitter ve alıcıları aşırı olduğunda beyindeki sinir hücrelerinin (nöronlar) zararlı aşırı uyarılmasına neden olur ve kısmen Rett’de nöbetler, davranış fenotipi ve kognitif bozukluklara katkıda bulunur. Çalışma, NMDA reseptör kanallarını bloke etme özelliği nedeniyle DM’yi kullanarak bu nörotransmitterin ve aşırı reseptörlerinin etkilerini inceleyecektir. Bu ilaç insan kullanımı için onaylanmıştır. Solunum yolu enfeksiyonu ve öksürük ve aynı zamanda ketotik olmayan hiperglisinemi olan bebekler DM ile tedavi edilmiştir.
Klinik Kanıtlar
Destekleyici Nörobiyolojik Kanıtlar
Bu çalışmalar beyin dejenerasyonunun önceki hipotezini tersine çevirerek yardımcı olabilecek eğitim programlarına ve tedavilere kapıları açmaktadır. Araştırmalar, birincil iletim bozukluğunun kalp ve merkezi sinir sisteminin olgunlaşmasından sorumlu nörotrofik (büyüme) faktörlerden etkileneceği yönündeki spekülasyonları ortaya çıkarmıştır. Bu aynı nörotrofik faktörlerin bağırsak yolunda değişiklikler yapabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmalar, sonuçta Rett’li bireylerin daha iyi bir hayat tarzı oluşturacak tedavilerin yolunu açıyor.
MECP2, X bağlantılı bir gen olduğundan, Rett Sendromunun sadece kızları etkilediği düşünülmüştür. Bununla birlikte, artık bir erkeklerde hangi durumlarda Rett Sendromu tanısı konulduğu hakkında daha fazla şey biliniyor.
Rett Sendromuna yol açan olası üç genetik mutasyon erkeklerde ortaya çıkabilir:
MECP2 Çoğaltma (Duplication) Sendromu
MECP2 duplikasyon Sendromu, erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülen ve orta ile şiddetli zihinsel yetersizlik ile karakterize bir durumdur. Bu durumda olan çoğu kişide bebeklik döneminde zayıf kas tonusu, beslenme güçlüğü, hiç ya da çok az konuşma becerisi, tedavi ile düzeltilemeyen nöbetler ve kas sertliği (spastisite) vardır. MECP2 duplikasyon Sendromlu bireylerde, oturmak, yürümek gibi motor becerilerinin gelişimi gecikir. Bazı bireyler daha önce edindikleri becerilerini kaybedebilirler (gelişimsel gerileme). Bu durumda olan bireylerin yaklaşık üçte biri yardım almadan yürüyemez. MECP2 duplikasyon Sendromlu birçok bireyde, tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları görülür. Bu enfeksiyonlar, Sendromdan etkilenen bireylerde ölümün önemli bir nedenidir ve neredeyse yarısı 25 yaşına kadar bu enfeksiyona yenik düşer.
MECP2 ile ilişkili şiddetli neonatal ensefalopati
MECP2 ile ilişkili şiddetli neonatal ensefalopati, öncelikli olarak erkekleri etkileyen ve beyin fonksiyon bozukluğuna neden olan nörolojik bir hastalıktır. Etkilenen erkeklerin kafa büyüklüğü (mikrocefali) küçüktür, bebeklik döneminde zayıf kas tonusu (hipotoni), hareket bozuklukları, sertlik (kaslarda) ve nöbetler görülür. Bu durumdaki bebekler doğumda normal gibi görünürken yaşamın ilk haftasında şiddetli ensefalopati gelişir. Bu durum bebeklerde beslenme sorunları, kilo alamama ve beklenen oranda ve hızla büyüyememe, gelişme geriliğine neden olur. MECP2 ile ilişkili şiddetli neonatal ensefalopati hastaları şiddetli zihinsel yetersizliğe sahiptirler. Etkilenen erkeklerin solunum sıkıntısı vardır, bazılarında solunum yavaşlar veya kısa süre durur (Apne). Çocuğun yaşı ilerledikçe apne özellikle uyku sırasında daha sık görülür. Bu durumdaki bebeklerin sıklıkla solunumlarını düzenlemeye yardımcı olmak için solunum makinesi kullanmaktadır (mekanik ventilasyon). MECP2 ile ilişkili şiddetli neonatal ensefalopatisi olan çoğu erkek bebek, solunum yetmezliği yüzünden, 2 yaşını dolduramamaktadır.
CDKL5 Bozukluğu – http://cdkl5.com/About-CDKL5/Default.aspx
FoxG1 Sendromu – http://foxg1.com/about-foxg1/
Aşağıdaki linkte Greenwood Genetik Merkezinden Dr. Steven Skinner’in 2016 yılı Aileler İçin Umut konferasında sunduğu “MECP2, CDKL5 ve FOXG1’in birbirleriyle ne gibi ilgisi var?” başlıklı sunumunu dinleyebilir ya da sunumu görüntüleyebilirsiniz.
Ses Dosyası: https://www.dropbox.com/s/ab4khjhqvxol31i/
Rett’e benzeyebilecek diğer olası rahatsızlıklar elenmelidir. Bunlara, Angelman Sendromu ve nöronal seroid lipofüzinozun infantil formları dâhildir. Rett’li kızlar sıklıkla otizm ve serebral palsi olarak yanlış teşhis edilir. Dikkatli klinik değerlendirme bu bozuklukları ayırt edebilir.
MECP2 gen mutasyonu en çok Rett’te bulunur. Bu tür mutasyona sahip bazı çocuklar, otizmin daha tipik özelliklerini sergileyebilir. Rett öncelikli olarak kızlarda görülürken, otizm erkek çocuklarda daha sık görülür. Her iki durumda da, konuşma ve duygusal temas zayıflar. Bununla birlikte, Rett kriterlerini karşılayan çocuklar, otizmde görülen kafa büyümesi hızının yavaşlaması, amaçlı el becerilerinin kaybedilmesi ve hareketlilik veya düzensiz solunum şekilleri gibi Rett’te görülen belirtilerle gösterirler. Otizimde el çırpma sık görülürken, Rett’te görülen amaçsız el stereotiplerinin repertuarı otizmde görülmez. Rett’li çocuk hemen hemen her zaman insanları nesnelere tercih eder ancak otizmde tam tersi görülür, yani Rett’li kızlar insanlarla daha sıcak ilişki kurarken otizmde tam tersidir. Otizminkinden farklı olarak, Rett çocuğu genellikle sevimliğe sahiptir. Rettli çocuklar genellikle erken yaşlarda otistik benzeri özelliklere sahipken bu özellikler yaşları ilerledikçe kaybolur.
Çoğu ebeveyn, çocuklarını herkesten daha iyi tanıyor. Çoğu zaman, Rett Sendromu teşhis kriterlerini inceleyen ebeveynler, belirtilerin çocuklarına uyduğunu ilk anda farkedebilirler. Teşhis Kriterleri Yönergelerini inceleyin, ana kriterlerden 3 ve yardımcı kriterlerden 5 adedi çocuğunuza uygun ise, çocuğunuzda Rett Sendromu olduğunu büyük oranda söyleyebilirsiniz. Kesin teşhis için genetik ve nörogelişimsel uzman görüşü gereklidir.
Rett Sendromunun etkilerinin başladığı yaş ve semptomların şiddeti kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Rett Sendromlu çocuklar kazanmış oldukları yeteneklerini kaybetmeye başladıkları doğumlarından sonraki 6-18 ay aralığına kadar normal ya da normale yakın özellikler gösterirler. Normal gelişimlerinden sonra İletişim becerileri kaybedildikleri, ellerini kısıtlı olarak kullanabildikleri ve kafa büyümesinin yavaşlamasıyla kendini gösteren gerileme süreci yaşanır. Aynı zamanda kalıplaşmış el hareketleri (sterotipik) ve yürüş bozuklukları da başlar. Bu dönemde ortaya çıkabilecek diğer problemler, uyanıkken ortaya çıkan soluma düzensizlikleri ve nöbetlerdir. Aşırı sinirli ya da teskin edilemez şekilde ağladıkları dönemleri olabilir. Zamanla motor problemleri artarken, özellikle gözleriyle etkileşim ve iletişimleri geliştirebilir, nöbet ve düzensiz solunum durumlarında iyileşmeler gelişebilir. Birçok RTT’li birey günlük yaşantılarını devam ettirebilmek için yoğun desteğe ihtiyaç duyarlar.
En temel olarak günlük bakım aktiviteleri, beslenme, banyo, giyinme, tuvalet ve günlük ilaçlarının verilmesini kapsayacaktır. Onları kaldırıp taşımak zorunda kalabiliriz, ya da yürümelerine yardımcı olabilir, sıklıkla pozisyonlarını değiştirebilir ya da tükürük akıntısına yönelik önlüklerini değiştirilebiliriz. Çocuklarla iletişimi geliştirecek programları ğrenmemiz gerekebilir. Bunun için DVD veya MP3 gibi teknolojik cihazlerın kullanımını bilmeliyiz. Doğru profesyonelleri bulmayı, randevuları ve terapileri planlamayı, doğru okulları veya programları araştırmayı ve özel ekipman sağlamayı öğrenmemiz gerekecektir.
İşleri nasıl yaptığımıza ve bu işlerin bizi ve ailemizin geri kalanını nasıl etkilediğine gerçekten çok dikkat etmeliyiz. Bugün RTT’i ortadan kaldıramasak da oluşturduğu sorunlarla karşı karşıyayız. Elimizden gelen her şeyi yapmak önemlidir, ancak aynı zamanda her şeye yetişemeyeceğimizi, yapamayacağımızı da kabul etmemiz gerekmektedir. Her şeye yetişemeyeceğimizi kabul etmenin ve başkalarından, yakınlarımızdan ve ailemizden yardım istemenin günlük hayatımızda olumlu bir fark yaratacak önemli değişiklikler yapabileceğini aklımızda tutmalıyız.
RETT, MECP2 genetik mutasyonuyla başlayan bir olay zincirinden kaynaklanır. Mutasyonlar her zaman herkeste doğal olarak bulunur ve çoğu soruna neden olmaz. MECP2 mutasyonu, diğer genlerin düzenlenmesi ya da yönlendirilmesi için gerekli olan normal MeCP2 proteininin yetersizliğine ya da yokluğuna neden olur. Bu diğer genler, bebeğin gelişiminin başladığı kritik döneminde, önemli gelişmelerin ortaya çıkması beklenirken, duyusal, duygusal, motor ve otonomik işlevden sorumlu beyin bölgelerinin normal gelişimini etkiler veya kontrol altına alır. MeCP2 ile ilgili düzenleme veya kontrol gerekli oluncaya (MeCP2 proteinine ihtiyaç duyuluncaya) kadar erken bebeklik döneminde gelişme normal görünmektedir. Bu denetleyiciler (MeCP2 proteini) olmadan beynin seçilen bölgelerinde düzgün gelişme olmaz. Bu durum, çocuğun neden hayatın ilk aylarında normal olarak geliştiğini açıklar.
MECP2 geninin bulunması, RTT için bir kan testinin geliştirilmesini mümkün kıldı. Ancak bozukluğun tanısı hala semptomlara ve klinik öyküye dayanmaktadır.
Şu anda, RETT teşhisi konulan tüm hastaların yaklaşık% 85’inde genetik testlerinde MECP2 mutasyonu pozitif çıkmaktadır. Bu, kalan% 15’in RTT’ye sahip olmadığı anlamına gelmez. Bir mutasyon için pozitif test sonucu alınması tanıyı teyit etmesine rağmen yeterli değildir. Mutasyonların MECP2’nin henüz dizilenmemiş bir alanında mevcut olması veya diğer genlerde MeCP2 mutasyonu olmamasına rağmen RETT oluşumuna katkıda bulunması mümkündür.
2004 yılına kadar, MECP2’deki mutasyonlarının çoğunluğu DNA sekansını analiz ederek belirlenmiştir. RTT için tanı kriterleri bulunan çocukların% 80-85’inde bu gen mutasyonu görülmüştür.
MECP2 genini 4 bölümden oluşan bir kitap gibi düşünürsek; Mutasyonlar, eksik sayfa (lar), fazladan sayfa (lar) veya yanlış sırada bulunan sayfaları içermektedir. Bazı durumlarda, bir bölüm veya iki bölüm eksik olabilir. Bölümler için doğru terim eksonlardır (exon = Eksen = kodon = boğum). Çoğu mutasyon ekson 3 ve 4’de bulunmuştur (MECP2’nin 4 eksonu vardır, ancak ekson 1’in sessiz olduğu düşünülmektedir.( Çeviren Notu: Kızlar 2 adet X kromozomuna sahiptirler, kromozomlardan birisi, fetüsün ana rahminde gelişimi esnasına henüz mekaniği ve nedeni bilinmeyen bir yolla, aktif, diğeri ise pasif hale gelir. Pasif hale gelen bu kromozom ve üzerindeki genlere “sessiz” (silient) denmektedir. Kızlarımızda aktif olan kromozomdaki MeCP2 mutasyona uğramış durumda ama sessiz olan kromozomda doğru çalışan ve mutasyona uğramamış bir tane daha mevcuttur. Tedavi araştırmalarından bir kısmı bu sessiz genleri aktif hale getirmeye çalışmak üzerinedir.).
MeCP2’de RTT’ye neden olan 200’den fazla farklı mutasyon tespit edilmiştir. Bununla birlikte, sekiz spesifik mutasyon en yaygın olanlardır ve bu en yaygın mutasyonlar RTT’li tüm bireylerin yarısından fazlasını oluşturmaktadır.
2004’ten beri 1. Ekson’da çok az sayıda mutasyon tespit edilmiş, ancak mutasyondan daha da önemlisi, büyük “silme” (deletion) varlığı tespit edilmiştir. Bu büyük silmeler 1 ekson yada daha fazlasının kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Bu büyük silinmeler tamamen farklı bir yöntemle tespit edilebilmektedir. Bütün bu yeni bilgilerin birleştirilmesi ile genetik teste tabi tutulan kızların %95 ve üzeri oranda MeCP2 mutasyonu tespit edilebilir hale gelmiştir. Buna ek olarak şimdi RETT özelliklerine sahip erkeklerde MECP2 mutasyonlarını tanımlanmaya başlanmıştır. Erkeklerdeki MeCP2 mutasyonları erken ölümle sonuçlanacak daha ciddi problemlere yol açabilmektedir.
Şayet geçmiş dönemlerde bir çocuk negatif MeCP2 mutasyon testine sahipse, yeni gelişmeler ışığında, testini tekrar ettirmesi önerilmektedir.
CDKL5 (siklin bağımlı kinaz benzeri 5) olarak bilinen X kromozomu üzerindeki bir başka genteki mutasyonlar, erken başlangıçlı nöbet varyantı olarak adlandırılan atipik bir Rett Sendromuna neden olabilir. Bu bireyler genellikle negatif MeCP2 mutasyon test sonucuna sahiptirler. CDKL5 mutasyonu olan herkes atipik RTT olarak görünmez, diğer CDKL5 bozuklukları İnfantil Spazmlar, Batı Sendromu (West Sendromu), Erken Başlangıçlı Nöbetler ve Otizm’dir. CDKL5 mutasyon testi, çoğu teşhis laboratuvarında rutin olarak mevcut değildir. Çocuğunuzun bu testi yaptırması gerektiğini düşünüyorsanız, bunu çocuk doktoru, nörolog veya genetikçiniz ile tartışmanız önerilmektedir. Daha fazla bilgi için http://www.cdkl5.com
Tıpkı diğer herhangi bir bozuklukta olduğu gibi, engellilik düzeyi hafiften ağır derecelere kadar değişir. Herhangi bir çocuğun semptom yoğunluğunu tahmin etmek zordur. Çoğu çocuk beklenen zamanda yürümeye başlarken, diğerlerinde oldukça gecikebilir veya bağımsız yürüyemeyebilir. Bazı çocuklar yürümeye başlar ve bu beceriyi ileryen yaşlarında kaybeder, bazıları ise yaşam boyunca yürümeye devam eder. Bazı çocuklar geç çocukluğa veya ergenliğe kadar yürümüyor.
Belli bir özelliğin veya bozukluğun klinik özellikleri bir bireyin fenotipini oluşturur. Belirli bir özellik veya bozukluk için gen, kişinin genotipine yol açar. İkisini karşılaştırarak, klinik özellikleri belli bir mutasyon ile ilişkilendirebiliriz. Rett sendromunda, gelecekte skolyoz veya epilepsi geliştirme ihtimali hakkında bazı tahminler yapmamızı sağlayabilir, ancak bu tahminleri yapabilmemiz için hala çok veri toplanmalıdır.
Bilgi dağarcığımızı büyütmenin bir yolu InterRett’e katkıda bulunmaktır – IRSF Rett Fenotip Veritabanı https://interrett.ichr.uwa.edu.au/
Bu proje, Rett sendromunun özellikleri hakkında ebeveynlerden ve klinisyenlerden bilgi toplamaktadır. Ardından, bu ayrıntılar çevrimiçi aranabilir bir veritabanı oluşturmak için harmanlanır.
Rett’li birden fazla çocuğa sahip olma şansınız %1’den daha azdır. Bu, % 99,5 ‘ten fazla olasıkla, mutasyonun bir ailede tekrarlanmadığı anlamına gelir. Genel olarak, yineleme risklerindeki alt çizgi: Etkilenen bir çocuğunuz varsa ve bu durumda olan bir başka akrabanız yoksa tekrarlama riski aileniz (siz ve çocuklar) için% 1’den çok daha düşüktür. Birden fazla Rett’li çocuğa sahip ailelerde durum farklıdır ve durumlarının uzman bir genetik danışman aracılığıyla bireysel olarak ele alınması gerekir.
Her iki ebeveyn de başka bir çocuk sahibi olmaya karar vermeden önce germline mutasyonları için test edilebilir. Bir annenin bir germline mutasyonu varsa, etkilenmeyen gibi görünen kızları, aynı zamanda asemptomatik veya sessiz taşıyıcılar olabileceği için üreme çağına girdikleri zaman test edilmeleri gerekebilir. Son olarak, Rett’in gerçekleştiği bir ailede doğmuş bebeklerin doğum öncesi testleri de bir seçenektir. Bu seçeneklerin hepsinin uzman bir genetik danışman aracılığıyla tek tek araştırılması gerekir.
Appraksi (dispraxia), (Yürümek, koşmak, merdiven çıkmak, çömelmek-kalkmak gibi kaba motor ya da kaşık tutmak, parmağıyla dokunmak gibi ince motor)motor hareketleri gerçekleştirmek için vücudun program yapaması (veya program yapma yeteneğinin azalması), Rett’in en köklü ve ciddi sakıncalı yönüdür. Mutasyon, Rett’e sahip bireylerin yapmak istediklerini yerine getirmesini zorlaştıran, gözle görme ve konuşma da dâhil olmak üzere her beden hareketine müdahale edebilir. Bu apraksi ve konuşamama nedeniyle zekâlarını doğru bir şekilde değerlendirmek çok zordur. Çoğu geleneksel test yöntemi, Rett’li kişiler için imkânsız olabilecek ellerini ve / veya konuşmalarını kullanmalarını gerektirir. Hareketlilikleri gecikebilir ve sürünerek veya yürümede güçlük çekebilirler.
Rett Sendromu’nun ender görülmesi yüzünden uzun süreli tahminler ve yaşam süresi konusunda az şey bilinmektedir. Tanımlanan hastaların çoğu 18 yaşın altındadır. Daha yaşlı kızları ya da kadınları bebeklik ve çocukluk kayıtları olmadığından tanımlamak zor ancak araştırmalar Rett Sendromlu bir kızın 20-25 yaşa kadar hayatta kalma olasılığını %95 olarak belirtiyor. Bu genel U.S.A. bayan nüfusunun %98 olan hayatta kalma şansı ile karşılaştırılabilir. Rett Sendromu’nda 25-40 yaş arası hayatta kalma oranı genel U.S.A. bayan nüfusunun %97 olan oranına karşılaştırılınca %69’a düşüyor. Rett Sendromu teşhisi konmuş bir kızın ortalama yaşam süresi 45 yılı geçebilir. Muhtemelen Rett Sendromu olan 40-50 yaşlarında birçok kadın olmasına rağmen güvenilir tahminler yapabilecek 40 yaşın üzerinde incelenen kadın sayısı çok az. Bu istatistikler gösteriyor ki Rett Sendromunda yaşan süresi beklentisi daha az ama benzer nörolojik bozukluklar kadar düşük değil.
Şunu önemle belirtmek gerekir ki IRSA’ya bildirilen vakaların sadece %5’i ölümle sonuçlanmıştır. Bu da teşhis konulanların %95’i hala yaşıyor demektir. En sık rapor edilen (toplam miktarın çeyreği kadar) ölümlerin akut yaralanma ya da enfeksiyon gibi belirgin sebepleri bulunmamaktadır, daha çok “ani ölüm” ya da ” sebebi bilinmeyen ölümler” olarak raporlanmışladır. Rett Sendromunda “ani, sebebi bilinmeyen ölüm” riskini artıran faktörler arasında kontrol edilemeyen nöbetler, yutma bozuklukları ve hareket yoksunluğu sayılabilir. Ani açıklanamayan ölüm vakalarında fiziksel ya da işlevsel terapi olup olmaması ya da beslenmesi ya da yaşama düzeni fark etmiyor. Bildirilen ölümler arasından en çok zatürreeden kaynaklı olanlar yer almaktadır. Zatürreeden ölüme yol açan faktörler arasında scoliosis’e bağlı akciğer fonksiyon bozulmaları ve yutma zorluğu sayılabilir. Diğer ölüm sebepleri yetersiz beslenme, bağırsak delinmesi ya da bükülmesi aynı zamanda kazalar ve hastalıklardır.
Kızınız her ne kadar zatürre, boğulma ve nöbetler gibi hayatı tehdit eden unsurlara daha yatkın olsa da büyük ihtimalle uzun bir hayat yaşayacaktır. Ancak hepimiz birçok kaza ve beklenmedik hastalık riskleri taşıyoruz. Bir zaman gelecek ki hepimiz öleceğiz. Araştırmacılar dinlemeye, öğrenmeye ve paylaşmaya hazırlar. Rett Sendromunu anlamak için yaptığımız araştırmalarda bize yardımcı olabilirsiniz. Lütfen otopsi araştırmalarına dâhil olmayı bir düşünün, bu kızınızın hepimize kalan mirası aynı zamanda binlerce aileye yardım ve umut armağanı olacaktır.
Rett Sendromlu bir kızın günlük yaşam için gerekli çoğu aktivitede yardıma ihtiyacı olacaktır ancak bazı bağımsız yetileri öğrenebilir. Birçok kız tuvaleti kullanmayı öğrenir ve çoğu elleriyle ya da biraz yardımla, bir araç kullanarak, beslenebilir. Bazı kızlar iletişim kurmak için üretilmiş araçlar kullanmayı öğrenebilir. Zorluklarına rağmen Rett Sendromlu kızlar öğrenmeye devam eder ve orta yaş ve sonrasına kadar aile ve arkadaşlarıyla mutlu yaşamaya devam edebilirler. Tüm duygusal evreleri tecrübe ederler ve evdeki ve çevrelerindeki sosyal, eğitimsel ve eğlenceli aktivitelerde kişiliklerini ve kendilerini gösterebilirler.
Derin soluk alma, vücuttan normalden daha fazla karbondioksit atılması demektir, böylece onun hiperventilasyonu karbondioksit seviyesinin düşmesine sebep olur. Karbondioksit, kanda taşınan ve vücudun normal atık maddelerinden biridir. Amacı hücrelerin normal çalışması için asit/alkali dengesini korumaktır. Karbondioksit seviyesi düştüğü zaman hücreler normal çalışamaz. Hiperventilasyon onun başının dönmesine ve parmaklarının karıncalanmasına yol açabilir.
Nefesini tuttuğunda kan damarlarındaki oksijen seviyesi düşer. Bu onun bayılacak gibi olmasına yol açabilir.
Anormal soluk alma durumları epileptik nöbetleri andırabilir, ama bunlar nöbet değildir. Bazen nöbet olduğu düşünülen şey nöbet değildir ve bazı nöbetler o uyurken hatta veya uyanıkken fark edilmeyebilir.
Kızların büyük çoğunluğunun yaşları ilerledikçe, düzensiz nefes alma daha az fark edilir olmaya başlar. Daha erken yaştaki Rett Sendrom’lu kızda daha fazla hiperventilasyon görülürken daha ileri yaştaki kızlarda Valsalva’nın manevrası denen bir soluma çeşidi daha sık görülür.
Valsalva’nın manevrası, içine uzun uzun nefesler çekilip havayolu kapalı iken (ağız ve burun) onları dışarı çıkarmak hareketidir. Dalgıçlar tarafından iç kulak basıncını ayarlamak için yapılır. Bu kan basıncında ve kalp atışında ani değişikliğe yol açar. Kulak tıkanması, nefes tutma gibi durumlarda istemsiz olarak bütün insanlar tarafından yapılır.
Nefes tutma durumunda, ebeveynler için çocuklarını izlemek çok endişelendirici olmasına rağmen, bu durumları her zaman düzenli solumalar izler. Düzensiz solumayı gözlemlemek büyük endişelere yol açabilir ama Rett Sendromu konusunda uzmanlaşan ebeveynler, kızların bu düzensiz solumalara alıştığını ve kısa süre içerisinde düzenli solumanın geri döneceğini bildiklerinden, daha sakin tepki vermeyi öneriyorlar. Bu sonsuzluk kadar uzun sürüyor gibi gelse de sakin ve kontrolü olmak önemlidir. Düzensiz solumanın nedenlerine ilşikin yanıtlar bulmak üzere birçok araştırma yapılıyor.
Rett Sendromu’nda düzensiz soluma genellikle sadece uyanıkken olur ve uyku esnasında genellikle gözlemlenmez. Uyanık olduğu zaman anormal soluma durumları muhtemelen soluma mekanizmalarını düzenleyen nöronların olgunlaşmamış olmasından kaynaklanır. Uyuduğumuz zamanlarda vücut fonksiyonundaki değişikler düzenli ve sürekli soluk almamızı sağlar. Rett Sendrom’lu bazı kızlarda uyku esnasında görülen anormal soluma genellikle soluk alıp vermesine engel olan tipte olup, genellikle, şişen bademciklerden kaynaklanır. Havayolunun engellenmesi soluma geçitlerinde olan mekanik problemler yüzünden olabilir. Ağızdan soluma, horlama ve sık görülen kulak iltihapları kızınızın bir kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmesi geren bir problemi olduğuna işaret edebilir.
Ebeveyn açısından İzlemesi telaşlandırıcı olabilir ve kızınızı bir şekilde rahatsız edebilir ama kalıcı hasar bıraktıkları düşünülmemektedir. Rett Sendromu’nda sık görülen, uyku esnasında normal solumanın niçin EEG anormalliğine yol açtığı ve uyanıkken görülen anormal solumanın neden EEG’de normal göründüğü bilinmemektedir. Uyku sırasında solumanın kesilmesi Rett Sendromu’nda tipik olarak görülen bir şey değildir. Ancak, eğer çocuğunuzun uyku halinde kısa süreler için nefes alması duruyorsa, doktoruyla görüşmelisiniz. Hava yolu engellemesi (geniz eti, şişmiş bademcikler gibi) olmadığını anlamak için test edilmesi gerekebilir. Bu Rett Sendromu’ndan ayrı, tedavisi olan bir problemdir.
Hava yutmanın belirlenmesi zor olabilir. Hava, her yemek yediğinde istenmeden belirli miktarlarda yutulabilir. Ayrıca gün içinde küçük miktarlarda da olabilir. Bazen yutulurken havayı duymak kolay olur. Eğer yukarı karın bölgesi yemek yedikten kısa süre sonra şişiyorsa hava yutuyor olabilir. Aşağıda hava yutma ile ilgili bazı işaretler ve belirtiler bulacaksınız.
Eğer midede geçici olarak büyük miktarda hava kalırsa, üst karın bölgesinin aniden şişmesine yol açar. Mide belirli bir gerginlik oluşturarak gerilir. Eğer Rett Sendromlu kız geğiremiyor veya gaz çıkaramıyorsa bağırsak zaman içinde incelebilir. Bu özellikle iyi beslenmeyen kişiler için geçerlidir. Mide duvarının aşırı şişmesi yırtılmaya yol açabilir. RS’li kızlarda birçok gastrik yırtılma vakası bildirilmiştir. Mide ya da bağırsağın bir kere yırtılması peritonis’e, karın boşluğunun akut olarak yanması ve enfeksiyon olmasına yol açabilir. Hemen ilgilenilmezse peritonitis ölümle sonuçlanabilir. Ancak gastrointestinal sorunlar RS2de sık görülmesine rağmen, şiddetli vakalar az görülür.
Eğer hava bağırsağa doğru şekilde geçerse gastric şişme daha az sorun olur. Fakat bağırsağın ortasında toplanabilir ve karnın şişmesine ve rahatsız edici kramplara sebep olabilir. Kabızlık ve dışkı geçişini yavaşlatan ilaçlar karın şişliğini daha kötü yapabilir.
5 yaşına gelindiğinde çocuğunuzun bir EKG yaptırması gerekir. Normal ise, iki yılda bir tekrar edilmelidir. Anormal ise, kalbin elektriksel işlevinde bir uzman olan kardiyolog danışılmalıdır.
Düzensizlikler elektrokardiyogramda çıkmış ise bir kardiyologa danışabilirsiniz. Belirsiz EKG değişiklikleri muhtemelen ilaç gerektirmeyecektir.